31 Temmuz 2010 Cumartesi

İlkler




Bu sıralar en gözde reklamlarımdan biri bu. En az benim gibi 80'lerde doğanlar bile eski müzik ve video kasetlerini görünce ne kadar yol alındığını fark edecektir. İlk başlangıçtır, birşey başlayınca devamı gelir yani "Başlamak bitirmenin yarısıdır." gibi birşey oluyor bu.

13 Mayıs 2010 Perşembe

En Gözde Kahve Makinası

Günümüzde herşey kolay gerçekten de. (Böyle söyleyince kendimi yaşlı gibi hissettim ama neyse.) Artık aşklar kolay, ayrılıklar kolay, arkadaşlıklar kolay... Bunlar kolaylaştıkça anlamını yitiriyor. İşte size kolaylaşmasına rağmen anlamını ve tadını yitirmeyen bir örnek. Son zamanların en gözde kahve makinası Nescafe Dolce Gusto Machine by Krups. Artık kahve yapmak çok kolay; hem temizledim, yıkadım derdi yok hem de tadı filtre kahve gibi. Şu anda yaşadığım evde de Krups'un bu kadar afilli olmayan bir modeli var, gerçekten de kolay ve lezzetli. Sadece tercihiniz olan kahve kapsülünü içerisine koyuyorsunuz haznesinde bulunan sıcak su ile demleyip bardağınıza dolduruveriyor. Artık gelsin cappuccinolar, gitsin mochalar.. Kırmızı rengine bayıldım, tipi de acayip sevimli.
















9 Mayıs 2010 Pazar

Cinco de Mayo!

Cinco de Mayo, İspanyolca'da 5 Mayıs anlamına gelmektedir. Cinco de Mayo kutlamalarının sebebi 5 Mayıs 1862 yılında Meksika'nın Fransızlara karşı kazandığı zaferdir. Bu tarih Meksika'nın bağımsızlık günü değildir, Meksika bağımsızlığını daha önceki yıllarda ilan etmiştir.

Şimdi ben bunları niye anlatıyorum? Tarih dersinde değiliz tabii ki. Gelelim işin eğlenceli tarafına: Dün akşam U.S. sınırları içerisinde bir Cinco de Mayo partisindeydim. Meksika'nın en gözde yemekleri; nachos, tortillas, salsa ve guacamole dip soslar. Bunlara eşlik eden sangria ve margarita. Fonda salsa, bachata ritimlerinde şarkılar... Partiye gittiğimiz ev sahiplerini Meksika'lı falan zannetmeyin, değiller. Geleneksel hale getirmişler, her seni kutluyorlar. Zaten gerçek günü 5 Mayıs'ta değil, cumartesi günü kutlamamızın sebebi de bu. Maksat muhabbet olsun anlayacağınız. Happy Cinco de Mayo!

27 Nisan 2010 Salı

Museum of Fine Arts (MFA)

Boston'ın en gezilip görülesi yerlerinden biri. Bazen müze fikri cazip gelmeyebilir, "Hep aynı şeyler canım!" diyebilirsiniz. Benim için Museum of Fine Arts'ı farklı kılan; koridorlarında yürüyüp bir odadan diğerine geçtiğinizde sizi bir dünyadan başka bir dünyaya sürüklemesi. Medeniyet yüzü görmemiş Afrika kolonilerinden Picasso'ya, Monet'ten M.Ö. 2000'li yıllarda Mısır'a, İznik çinilerinden Rodin'in heykellerine uzanan geniş bir koleksiyonu görme şansını yakalıyorsunuz. Tabi bu kadar sanat eserini görebilmek o kadar kısa sürmüyor. Biz El Salvadorlu arkadaşımla iki cumartesi yaklaşık 3'er saat gezdik, yine de bitmedi.


Museum of Fine Arts çalışanları 1915 yılında almışlar ellerine kazma küreği Mısır yollarına koyulmuşlar. Yapılan arkeolojik kazı sonucunda M.Ö. 2000 yıllara ait birçok eser bulunmuş. Şu an itibariyle özel sergi olarak beğenilere sunulmakta. Ziynet eşyaları, kavanozlar, heykeller ve mumya kafası görme şansını elde edebilirsiniz.












Bunun yanısıra birçok Avrupalı sanatçının eserleri sergilenmekte; Renoir, Van Gogh, Picasso, Monet... ve diğerleri. Benim en çok dikkatimi çeken Monet'nin eserleri oldu. Düşündüm ki buna sebep olan şey, birçok yerde onun reprodüksiyonlarını görmeye aşina olmamız. Claude Monet'in ünlü nilüferler serisinden ikisini, 231,8 x 142,3 cm boyutlarında devasa portre çalışmasını ve daha fazlasını görebilirsiniz. Özellikle bu portre çalışmasını gördükten sonra araştırdım ki bu güzel bayan, eşi Camille'den başkası değilmiş. Benim objektifimden bir Monet çalışması ve Camille.




4 Nisan 2010 Pazar

Paskalya


Paskalya'da, Hristiyan inancına göre İsa'nın çarmıha gerildikten sonra dirilişi kutlanır. Şu anda bu kültürün yaşandığı bir yerde ve tarihteyim. Sabah kalktığımda kahvaltı yaparken karşımda tenkli bir paket gördüm, üzerinde adım yazılıydı. Yanında kaldığım ailenin annesi Rose Marie paskalya paketi hazırlamış. Rose Marie'nin söylediğine göre Paskalya tavşanı evdeki çocuklar iyiyse gelirmiş, ben de iyi bir kız olduğum için paskalya tavşanı bana çikolata bırakıp gitmiş. Paskalyada gelenek çocuklara çikolata, şeker vb. verilmesidir ya, ben de çocuklar gibi mutlu oldum. Hediye almak zaten güzel bir duygu, bir de bu durumla ummadığınız bir anda karşılaşınca mutluluk kaçınılmaz oluyor. Happy easter!

17 Mart 2010 Çarşamba

Merhaba..

Bir kış günü karar verdim gitmeye. Dedim; madem gidiyorum, gittiğim yerlerin izini bırakayım arkamda. Yazmayı seven bir kişinin, uzaklara gidince buna zaman bulabilecek olmanın mutluluğuyla bu yola baş koyuldu. Kısa bir süre içerisinde yeni, yepyeni maceralar ile görüşmek üzere. Hoşgeldiniz...